Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak....
senden oncesi olmadi senden sonrada olmayacak…
hatirlarmisin dogum gunumde bir gul almistin o hala duruyor, solan yapraklari varya ustunde ismin yaziyor,
donmeyecegini biliyorum bu yuzden sana bensiz mutluluklar diliyorum!!!
Beni Terkedip Gittiğin Zaman Kalbim Durgun Gözlerim Kör Kanadım Kırık Ellerim Kesik Durumda Geride Bıraktıkların Seni Bu Halde Bile Sevmeyi Başarmışlar...
Sensizlik Acı Veriyor Bana Ama Seni Ve O Unutamadığım Lanet Aşkını Kalbimin En Derin Köşesine Gömdüm
Seninle Beraber...
sen bir zalime ben bir zalime
düşmezmi kalbimiz binbir derlere
tertemiz aşkımıza kıydık diye
bundan sonra kader gülermi biz
Bu bir hasrettir,
İki dudağımın arasında.
Yol türküsüdür,
Uzun...
Upuzun...
Nedir diye sorulmasın,
Bilinsin
Adı hüzündür sevdanın
Adı özlemdir...
Gözlerinin ruhuma aktığı
O günden beri,
İçimde sevdanı saklıyorum.
Ve inan sevdiğim inan
Senin olmadığın her yerde üşüyorum
Acımam zalim ,kaderine
Dünyaları versende
Bittin sen bende
Sanma her, istediğin olacak
Bir gün zalim kurşun, senide vuracak,,,,,,,,,,,,
Hani terkeden sendin
Alışırsın demiştin
Biri gelir biri, gider demiştin
Ağlama gülersin, demiştin
Hani hepsi hayaldi
Hani hepsini ben uydurmuştum
Hadi saklanalım o zaman yara almadan ey kalbim
Yine bir teselli istiyorum
Nedir dünyada insan olmanın tesellisi?
Çocukken oyunlar, büyürken hayaller
Şimdi ne olabilir?
Bir sokuluşun vardı
Anayı arar gibi,
Bir dokunuşun vardı
Sevgili sarar gibi,
Şevkate ve sevgiye
Muhtaçtın anlaşılan,
Bir de öpüşün vardı
Yarayı sarar gibi...
Bir kıvrılışın vardı
İbadet yapar gibi,
Bir kırılışın vardı
Kabahat yapar gibi,
Boyun sıra günaha
Girmiştin anlaşılan
Bir diz çöküşün vardı
Tanrı'ya tapar gibi...
sevenlerin feryadı bitmez gönül sevince gözyaşı dinmez sevmeyi bilmeyen halden halden anlamaz sevilmeden sevmenin ne manası var gönül aşkına olmaz ki isyan seni seve seve oldum perişan çile çeksem bile yine gönlüm şen sevilmeden sevmenin ne manası var
bu kışta üşüyorum.
kimbilir kaç kış daha üşüyeceğim.
sana yanacağım bu yazda.
ve kim bilir kaç yaz daha.
kaç bahar seni açacak bütün çiçekler,
senden uçacak bütün böcekler.
arılar seni koyacak kovanlarına,
kaç ülke gezecek seni göçmen kuşlar...
ama sen hep umut çiçeğim olacaksın.
yaşayacağız yaşlanacağız seninle.
sürekli değişen dünyamda değişmeyecek tek gerçeğim olacaksın ömür boyu
Sessizliktir yalnızlığımın tek tanığı
O sana sevgimi, bir ömür boyu rüzgarlar
Eşliginde kulağına hep fısıldar durur.
Gerçeği ve dogruyu ben ölsemde sevgim
Evet sevgim rüzgarlarla konuşacak kulağına
O zaman bileceksin sevgimi
Ama ben çoktan toprak olacam bile
Hey gidi günler hey..
Az mı şiir yazdık ders kitaplarına
Otobüse biletsiz mi binmedik
Komayamı girmedik her beşiktaş maçında
Şimdi hastahane akşamının yorgun penceresin de
Maziye dalıp dalıp gitmelerimsin artık
Ne kemanım var yanımda
Ne de sen varsın..
Mevsimlerden hüzün
Aylardan pişmanlık ve karanlık..
En çok istavriti severdin
Sıkıp limonu maydanoza
Şaraba vururdun hani
Eski bir kasette bizim şarkımız alıp götürürdü seni
Salaş meyhanelerde ve kumsallardaki ayak izlerinde
Kırılan hayallerim,
Ümitlerim
Ve seni bekleyişlerim her yağmur akşamında..
Daha bir mutluyduk o günler..
Herşeye rağmen özgürdük..
Kitap alacak paramız olmasada
Ucuz tütün içsekte
Pahalıydı düşlerimiz..
Ne kadar çok isterdim şimdi bu şarkımı duymanı
Kanayan bir gül misali
Saçlarına taktığım
Suskun çığlıklarıyla inleyen şu kemani
Ki her notası hayatla yüzleşmenin ve ödeşmenin katranı
Hatırlarmısın parasız kalmıştık da bir gün
Kardeşinin kumbarasını boşaltıp konsere gitmiştik..
İmzasını almıştık sevdiğimiz sanatçının
Birlikte fotoğraf çektirmiştik
Bir şişe gazozu
Ve bir kaşarlı tostu bölüşmüştük
Çalan Parça:
Hit: 1201
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …?
Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,
Sanki benim hiç senim olmamış gibi…