Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak....
Akıllara durgunluk veren bu teori fizik, moral, his, zeka olarak pozitif ve negatif günlerimizi, niçin bazı günlerimizin devamlı iyi, bazılarının da etkileyici şekilde kötü geçtiğini açıklamada yardımcı oluyor.
Yukarıda Sizde Doğum Tarihinizi Girerek BioRitmi'nizi Görebilirsiniz..
ÖNEMLİ NOT
Bio Ritiminizi Öğrenmek İçin Yukarıdaki Doğum Tarihinizi Gün Ay Yıl Olarak Giriniz ve
İstediğiniz Günün Bio Ritmini Öğrenmek İçin Rapor Tarihinde İstediğiniz Günü Girin ve Göster Butonuna Basınız
ASTROLOJİ VE SAĞLIK
Astrolojinin sağlığımızla yakından ilişkisi vardır. Burçlar, gezegenler ve evler belli organları temsil eder. Herkesin özel yıldız haritası, kişinin sağlık ve hastalık durumları hakkında bilgi verir.
Burçlarımız vucudumuzdaki hassas organlarımızı gösterir. Gezegenlerin düştüğü evler, burçlar ve aralarında oluşan açılar ne tür hastalıklara istidatlı olduğumuzu belirler. Her burç zıt burcunun temsil ettiği organlar açısından hassastır.
Bu konuda kesin karar vermek kolay değildir. Burçlara bakıp da; Ben bu hastalıklara yakalanırım!.. demek yanlıştır. Burca düşen bir gezegenin durumu çok önemlidir. Burçlarla, diğer gezegenlerle, 1 ve 6. evlerde yaptığı açlılar çok iyi değerlendiriilmelidir. Sert açılar hastalıklara sebep olurken, yumuşak açılar genellikle fazla sorun getirmez.
Ayrıca doğumdan evvel anne karnında iken alınan Güneş ve Ay tutulum etkileri, hastalıkların altında ne gibi sebepler yattığının açıklanması yönünden enteresandır... Faydalı olabilir düşüncesiyle bu bölüme ilave ettim...
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …?
Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,
Sanki benim hiç senim olmamış gibi…