|
|
|
|
|
|
|
|
YAŞANMIŞ GERÇEK OLAY
adamın biri arabasıyla giderken yolda bir yolcu alır
arabaya.... adam arka tarafa biner.....şöför...
- eee hemşerim kimsin nereye gidersin...der....yolcu
-ben Azrailim..canını almaya geldim der......
şöför alaycı bir tavırla
-sen mi Azrailsin der..yaw senin gibi Azrail olurmu hiç der....
yolcu sakin bir tavırla sen daha önce Azrail gördünmüde tarif ediyorsun der...
ve ekler yolcu....
-inanmadın bana öylemi der....şöför
-inanmadım tabii der......yolcu
-o zaman 200 metre ileride bir adam daha alacaksın der.....
gerçekten de adamın dediği gibi şöför 200 metre ilerde bir yolcu daha alır..
ama yolcu ön tarafa oturur...olaylar bundan sonra daha da
enteresanlaşır.....
şöför yanındakine...
-ee sen klimsin nereye gidersin der....öndeki
-abi ben merkezde biryerde indirirsen çok sevinirim adım
felanca der......şöför
-yaw şu arkadaki adam bana Azrailim diyo görüyonmu şu herifi
hem iyilik ediyoz hemde dalga geçiyor zibidi der....,
öndeki arkaya bakar ama kimse yoktur....öndeki
- abi arkada kimse yokki.....
şöför hışımla arkaya bakar ve
- körmüsün be adam arkada oturuyorya der.....
öndeki arkaya bir daha bakar ve
- abi senin kafan iyimi yoksa dalga mı geçiyorsun der...bu sefer
arkadaki söze girer....
- gördünmü der öndeki beni ne duyabilir nede görebilir der
şöföre. şöför bir anda dizlerinin bağı çözülür bet beniz atar....arkadaki şöföre...
- hadi der arabayı kenara çek 2 rekat namaz kıl canını alacam
der..... şöför ağlamaklı çaresiz bir şekilde arabayı kenara çeker ve iner
arabadan.....
sonra....
sonra ne olmuş biliyormusunuz?????
adamlar arabayı aldığı gibi kaçmışlar...:)) )
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …?
Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,
Sanki benim hiç senim olmamış gibi…
|